İsmail Şükrü Hoca (Çelikalay)
Kurtuluş
Savaşı sırasında ne kadar mücadele ve vatan düşmanı gerici din adamları
bugünlerde kabul görüyor ve yükseltilmeye çalışılıyorsa da tarihimiz dinine
bağlı olduğu kadar yurtsever ve vatanın kurtuluşu uğruna mücadele baş vermiş
nice din hocaları da kurtuluş mücadelesine omuz vermiş kahramanlarımız
arasındadır. Bunlardan birisi de İsmail Şükrü hoca’dır.
İsmail Şükrü
(Çelikalay) Afyonkarahisar'ın ünlü
müderrislerinden (dava vekili?) İzzet Efendi'nin oğlu olan İsmail Şükrü, 1876 yılında
Afyonkarahisar'da dünyaya geldi. İlk
öğrenimini Sıbyan okulunda tamamladı. O sıralarda Afyonkarahisar’da bulunan
Teğmen Hasan Şükrü Efendi’den özel olarak Cebir ve Kozmografya dersleri okudu.
Daha sonra Rüştiye ve medrese eğitimi gördü. Müftü Ali Feyzi Efendi’nin derslerine devam ederek ondan 1902′de
müderrislik icazeti aldı. Karahisar-ı Sahib Darülmuallim Mektebi
öğretmenliği ve müdürlüğü, Darül Hilafe medresesi müderrisliği yanında ayrıca Ziraat Fen Memuru Tahsin Bey’den özel olarak
ziraatle ilgili dersler aldı. Bu arada bu konuda araştırmalarda da bulundu.
Elde ettiği bilgileri kendi çiftliğinde denedi. Orak, çapa, silindir ve tohum
atma gibi zirai iş makinalarının geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar yaptı.
13 Mart 1909′da Afyon Öğretmen Okulu’na
Öğretmen olarak atandı. 13 Ekim 1911′de okulun Müdürlüğüne getirildi. 1 Mart
1912′de medreselerin ıslahı için kurulan komisyonda görevlendirildi. 20 Ekim
1915′te Darül Hilafe Medresesi’ne öğretmen oldu. Bu arada, 1908′de İttihat ve
Terakki Fırkası’nda politikaya girerek parti yönetiminde aktif görevler aldı.
İzmir’de 15 Mayıs 1919′da Yunan işgalinin başlaması
üzerine, Milli Mücadele’ye katıldı. Ayrıca Afyon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin
kuruluşu ve faaliyetlerinde de görev aldı öncülük etti. Bir yandan topladıkları
gönüllüleri cepheye sevk etmekle beraber İngilizlerin işgali altındaki
depolardan gizlice silah ve cephane tedarik etti. Bu silahlarla milli
kuvvetleri silahlandırmaya çalıştı. Ayrıca cami kürsülerinden yaptığı vaazlarıyla,
ulusal harekatın amaç ve hedefleri konusunda halkı aydınlattı. Yapılan
Seçimlerde aday oldu ve TBMM 1. Dönem’de Karahisar-ı Sahip (Afyon)
milletvekili seçildi ve 23 Nisan 1920′de yapılan açılış töreninde hazır
bulundu. Ankara’da toplanan bu meclisin meşru olmadığı yolundaki propagandalara
karşı Hacıbayram Camii ve Zincirli Camiinde vaazlar vererek halkı aydınlatma
çabasını sürdürdü. I. toplantı yılında Defter-i Hakani (Tapu-Kadastro), Adalet
ve İrşad Komisyonlarında görev yaptı. Bu arada Ankara yöresinden topladığı
gönüllü erlerle bir birlik teşkil edip, Kütahya-Eskişehir-Afyon cephesinde
görev aldı. Kurdurduğu birlik “Çelik Alay” olarak anıldı”Oluşturduğu Alay'a kumandanlık etmiş ve Dumlupınar’da Yunan harekâtını dokuz ay durdurarak ordumuzun hazırlanmasına imkân sağladı. Bu büyük kahramanlıklarından dolayı Alayına "Çelikalay” adı verilmiş ve bu ad, soyadı kanununun çıkışından sonra O'nun soyadı olmuştur. Ayrıca kırmızı-yeşil kurdeleli İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir. (Bilindiği üzere Kurtuluş savaşında cephede kahramanlık gösterenlere kırmızı, cephe gerisinde yararlı olanlara yeşil kurdeleli madalya veriliyordu. Hem cephede, hem de cephe gerisinde yararlı olanlara ise kırmızı-yeşil kurdeleli madalya verilmiştir ki, böyle madalya alanların başında İsmail Şükrü Hoca gelmektedir. )
Mecliste büyük bir rekorun sahibi olan Hoca, birinci meclisin
üç yıl dört aylık döneminde tam 103 soru önergesi vermiştir. Çok güçlü bir
hatip, gerçek bir âlim olan Şükrü Hocanın, yurtseverliği ve vatan
mücadelesindeki samimiyeti kuşku götürmezse de, yetişirken aldığı eğitimin
etkisiyle inandığı bazı prensiplere hayatı boyunca bağlı kalmıştır. Bu nedenle
Cumhuriyetin kuruluşu aşamalarında geleceği tam anlamıyla görememiş mecliste
yapılan görüşmeler sırasında "Hilâfetin kaldırılmasına” karşı çıkmış, bu
husustaki önergenin görüşülmesinden 8 gün önce "Hilafet-i İslâmiye ve
Büyük Millet Meclisi" adıyla bir broşür yayımlamıştır. Bu broşür Mecliste
büyük gürültülere sebep olmuş karşı görüşte olanlardan Siirt Mebusu Hoca Halil
Hulki, Muş Mebusu Hoca EIhac İlyas Sami ve Antalya Mebusu Hoca Rasih (Kaplan)
Şükrü Hoca aleyhinde "Hakimiyet-i Milliye ve Hilâfet-i İslâmiyye"
adıyla, cevabi bir broşür neşretmişlerdir.
2. meclis seçimlerinde aday gösterilmeyince meclise
girememiştir. Zaman zaman “Büyük Doğu” dergisinde yazmışsa da Afyona’a dönerek
Çay-Afyon arasındaki Kadıköy’deki çiftliğinde ziraatla meşgul olmuştur. Bir Hac
dönüşü, 25 Aralık 1950 tarihinde vefat etti. Evli ve dört çocuk babasıdır.
Tarih bilmek lazım , bilmeyenin de öğrenmesi , en iyisi de okuması , keşke daha fazla tarih okuyabilen bir toplum olsak :(
YanıtlaSilİyi bir edebiyatseverin ortalama ölçüde tarih ve mitoloji bilmesi gerektiğine inanıyorum.
SilSevgi ve saygılarımla.