İnsan geçmişindeki pek çok anıyı unutmaz ama, şöyle bir
eskilere dönüp baktığımda hemen aklıma gelen anılardan birisi Basmane-Karşıyaka
banliyö treni yolculuklarımdır.
Önceden bahsettiğim gibi İzmir’deki evimiz Basmane tren
garına oldukça yakındı. Şöyle bir silkindiğinizde, eğer acele de ederseniz çok
çok on dakikada gara ulaşabilirdiniz. Atmışlı yılların sonunda büyük teyzemler
Karşıyaka’da ev alınca, üç kız kardeşin aynı mahalledeki birlikte yaşantısı da
son bulmuş oldu. Artık sık sık Karşıyaka’ya gitmemiz kaçınılmazdı. Karşıyaka’ya
seyahat alternatifleri o zamanlar fazla değildi. Ailelerimizin özel binek
otomobilleri olmadığından toplu taşımı kullanmamız bir zorunluluktu.
Eğer vapur ile karşıya geçmek gerekirse önce otobüs veya
dolmuşla Konak vapur iskelesine gitmek ve Karşıyaka iskelesine ulaştıktan sonra
da, yalıda 15 dakikalık bir yürüyüşle teyzemlere ulaşmak mümkün oluyordu.
Otobüs ile de benzer bir güzergah izlemek lazımdı. Eğer Konak’a çıkmaz isek
Alsancak’da bir durağa ulaşmak lazımdı. Ama sonuçta otobüs bütün körfezi
dolaşarak Karşıyaka iskelesine gittiği için oldukça zaman kaybına yol açan bir
seçenekti.
(Basmane tren garına ait internette bulabildiğim tek örnek bu. 1980 lerin başında çekilmiş.)
Bunların dışında son ve en çok tercih ettiğimiz seçenek Basmane garının her zaman birinci peronundan kalkan banliyö trenine yetişmekti. O günkü evden çıkmamıza bağlı olarak bazen zamanında, bazen de nefes nefese koşturarak trene binerdik. Günlük tarifede , aralıklarını fazla hatırlamıyorum ama pek çok sefer olurdu. Bazı trenler Karşıyaka’dan sonra Çiğli’ye kadar bazen de daha seyrek olmak üzere Menemen’e kadar devam ederdi.
Basmane’den sonra sırasıyla –doğru hatırlıyorsam- Hilal, Halkapınar,
Salhane, Bayraklı, Turan, Alaybey, Karşıyaka’ya giderdi. Salhane adı galiba
bugün geçmiyor. O zaman tam Bornova yolu kavşağında olan duraktı. Adının
kesimhaneden geldiği söylenirdi. Etrafta fazla yerleşim yoktu. Bornova’ya kadar
uzanan bataklık bir arazi bulunurdu.
Lokomotifleri hep
kömürlü hatırlıyorum. Tarifeye göre hep zamanında kalkan trenimizin yaklaşık
seyahat süresi yarım saat kadardı. Bazen Salhane’de biraz bekleyerek karşıdan
gelen trenin hattan çıkmasını beklerdik. Yaz günleri hava da güzelse yarı açık
camdan kömür kokusuyla karışık rüzgarı burnumuza çeker, lokomotif yönüne
döndüğümüzde trenin kavisine göre her an gözümüze kömür tozlarının kaçma
riskini bilsek de yine de bakmaktan kendimizi alamazdık.
(Konuyla doğrudan ilgisi olmayan ancak 1970 lerde Eşrafpaşa'dan çekilmiş bir İzmir fotoğrafı. Dikkat ederseniz körfezin Karşıyaka kısmında Yamanlar tepesi ve sırtlar bomboş))
Karşıyaka tren istasyonundan sonra teyzemin evine kadar
yaklaşık on dakikalık bir yürüme mesafesi olduğundan tren sıklıkla tercih
ettiğimiz bir ulaşım yolu oldu yıllarca. Şimdi yaklaşık 45 sene kadar geride
kalan o zamanlar bu kara trenler unutulmaz keyifli seyahatler yapmamızı sağlardı.
O günler, yani yetmişli yıllar galiba hayatımızın en keyifli anlarını
yaşadığımız dönemlermiş. Belki sadece biz gençler ve çocuklar için. Gamsız,
tasasız, yaşam sorumluluğumuzun olmadığı, paranın hayatımıza fazla girmediği,
sınıfsal ayrım ve çatlakların hissedilmediği, ne yediğimizin, kişisel olarak
neye sahip olduğumuzun dahi çok önemli olmadığı ne güzel günlermiş.
(İzmir'le ilgisi yok ama 1970 li yılların hemen sonu olarak kabul edebileceğimiz, bir tren görseli. Banliyö trenlerimizin aynısı)
Şimdi bu yazıyı resimlemek için internette eski trenlerimizi
aradımsa da sadece iki tane resim bulabildim. Birisi de İzmir banliyö treni
değil, sadece aynı tarihlerde kullanılan bir tren. Yazık, geçmişimizi bile
fotoğraflayamamışız. O günler sadece anılarımızda kalmış. Görsellik olmayınca
da galiba o günler ve anılarımız bizlerle birlikte çekip gidecekler.
Menemen tarafından gelen kömürlü olmasa da treni İzban hattı yapılana kadar akşamları iş çıkışı Çiğli'den binerek Basmane'ye kadar bende kullandım. 2005-2006 yılında. Bazen koca vagonda tek kişi olduğum olurdu ama kış gününde içerinin sıcaklığı hoşuma giderdi. Salhane durağı hala var. Salhane yolunu 1996-1998 yılları arasında yürürdüm sabah ve akşamları işe giderken. Kesim az olduğu halde o kokuyu duyardım. Bir de çokça köpekler olurdu yolda.
YanıtlaSilO keyifli tren yolculuklarının sonuna yetişmişsiniz. Zaten seksenlere doğru buharlı lokomotifleri de devreye sokmuşlardı. Eski trenlerin her zaman olmasa bile yılın bazı günlerinde nostaljik seferler yapması belediye tarafından hiç düşünülmez mi acaba?
Silİçten sevgi dileklerimle.
Merhaba! :)
YanıtlaSilEfendim çpk nostaljik bir yazı olmuş. İstanbulda da Sirkeci-Halkalı banliyö trenleri artık yok, bana hemen bu hattı hatırlattı yazınız. Kaleminize sağlık :)
Bloğuma hoşgeldiniz sayın N.G. Yazımı beğendiğinize sevindim. Kalıcı bir okurum olmanızı dilerim. İzlemeye aldığınız için de ayrıca teşekkür ederim.
SilSevgi ve saygılarımla.