ÇAKMAKÇI
SAİT
(Daha
önce blogda 27 Ocak 2010 tarihinde yayınladığım yazımda, Kurtuluş Savaşı
şehitlerinden Çakmakçı Sait için derlediklerime, zaman içinde edindiğim bilgiler
kapsamında ilaveler yapınca, yazının biraz daha kapsamlı olduğunu ve önceki
yazıyı okuyanlara da ilginç geleceği inancı ile tekrar yayınlıyorum.
Bilgilerimizin yine de çok az olduğu bu olayların hiç olmazsa unutulmaması ve
gelecek kuşaklara kalması arzusuyla dikkatlerinize sunuyorum)
(Olayı anlatan temsili resim)
Mondros
Mütarekesi taksim projesine göre; Antep, Maraş ve Çukurova bölgesi Fransız
işgal bölgesi olarak taksim edilmişti. 2 Şubat 1919'da çoğunluğu Hintli
askerlerden oluşan İngiliz askerleri Maraş'ı işgal etmişler ve şimdiki Ticaret
Lisesinin yanındaki kışlaya yerleşmişlerdir. 29 Ekim 1919 tarihine kadar bu
bölgede kalan İngiliz askerleri, Ermenilerin sürekli başvuruları ve bu yöndeki
girişimleri sonucu Fransız askerleri ile yer değiştirmişlerdir. Maraş halkının,
bu yer değiştirmeye mani olmak için yaptığı başvurular ise, o sırada Osmanlı
hükümetinin zayıf oluşu ve yöneticilerin ilgisizliği nedeni ile başarılı
olamamıştır. 29 Ekim 1919 akşam vakti Yüzbaşı Jülie komutasındaki öncü
birlikler, Ermenilerin taşkınlıkları ve tezahüratları arasında Şeyh Adil mevkisinden
şehre girmişlerdir. Öncü kuvvetlerden bir gün sonra, 2000 kişilik gönüllü Fransız lejyoneri Ermeniler, Fransız ve Cezayirli askerlerden oluşan birlikler yine Ermeni tezahüratları, Ermeni kadınların muhabbetli alkışları arasında şehre girdiler. Şimdiki Ticaret Lisesi civarına yerleştiler.
31 Ekim 1919 cuma günü akşamına kadar, Fransızlarla beraber gruplar halinde şehri dolaşan Ermeniler Türk halkına ağır hakaretler ve küfürlerle mütecaviz davranışlarda bulundular.
Gelişmelerden coşkuya kapılan, "rakıcı" adı ile bilinen bir Ermeni meyhanecisi Ermeni askerlerini davet ederek kendi imal ettiği içkileri ikrama başlamıştır.Bu meyhanede epeyce demlenen Ermeni askerlerinden birkaçı sarhoş bir vaziyette kışlalarına dönerken, Uzunoluk hamamından yeni çıkan üç çarşaflı kadından birine saldırarak peçesini yırtıp eline almış ve;
" Artık burası
Türklerin değildir. Fransız memleketinde peçe ile gezilmez" diyerek tecavüzünü sürdürmüştür. Peçesi yırtılan orta yaşlı
kadın bayılmıştır.
Diğer kadınlar ise
bağırıp, feryat ederek olay yerinin hemen yakınındaki Kel Hacı'nın kahvesinden
yardım isterlerOlay yerine ilk müdahale eden Çakmakçı Sait;
“Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!”
diyerek Fransız Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürür. (Bir kaynakta, yanında Gaffar
Kabuloğlu Osman, olduğu söyleniyor..)
Çakmakçı Said ve Gaffar Kabuloğlu Osman,
hanımları işgalcilerin elinden almak isterken dipçik ve kurşunlarla ağır yaralanırlar. Çakmakçı Sait şehit
düşer.
Bu sırada adı İmam olan ve geçimini temin etmek için
süt sattığı için Sütçü İmam olarak tanınan İmam,
"Durun bre
densizler, bre melunlar. Yaptıklarınız yetti artık. Bugün namus günüdür" deyip babasından kalma yanında bulunan silahını (Bu ilk kurşunu atan, sedef kakmalı
tabanca, uzun bir süre kendi ailesi tarafından muhafaza edildikten sonra,
Kahramanmaraş Müzesine bağışlanmış ve halen Kahramanmaraş Müzesinde
sergilenmektedir) ateşleyerek
bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürür, bir diğerini de yaralar.
Bu olayda Çakmakçı Said şehit düşmüş yaralanan Ermeni ise ölmüştü 1 Kasım 1919 tarihinde ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Şehri terk etmeyen İngiliz ve Fransız askerleri olay yerine yetişti. Sütçü İmam ise Nalbant Bekir'den aldığı bir atla Bertiz'in Ağabeyli köyünde bulunan Beyazıt oğlu Muharrem Bey'in yanına gitti. (Ahırdağı'nı aşarken Süleymanlı'dan Maraş'a gelmekte olan bir Fransız müfrezesine "incebel" mevkiinde tesadüf eder. Hadiseden haberi olmayan Fransızlar, Sütçü İmam'ın silahını müsadere ettikten sonra kendini serbest bırakır.) Ermenilerin ve Fransızların bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadı. (12 Şubat 1920 günü Maraş 22 gün ve 22 gece devam eden muhteşem bir savaştan sonra işgalden kurtuluncaya kadar 102 gün burada kalmıştır.) Ancak olayın intikamını almak isteyen Ermeniler sağa sola ateş ederek Zülfikar Çavuş oğlu Hüseyin'i şehit ettiler. Bu arada Türkleri öldürüp kadınlarını alacaklarını, camilerine çan takacaklarını söylemeye başladılar. Fransızlar da misilleme hareketlerine girişerek Sütçü İmam'ın dayısının oğlu Tiyekli oğlu Kadir'in ellerini ve ayaklarını arkasından bağlayarak burun ve kulaklarını kestikten sonra boğazlayarak şehit ettiler.
27 Kasım 1919 gecesi Ermenilerin ileri gelenlerinden Hırlakyan’ın evinde işgal komutanının şerefine bir balo tertiplenir. Baloda komutanın dansa davet ettiği genç Ermeni kızı;
"Sizinle dans etmekten mazurum. Çünkü kendimi
esarette hissediyorum Kalede Türk Bayrağı dalgalandığı sürece, sizinle dans
edemem!” diyerek teklifini
reddeder.
Bunun üzerine
askerlerine derhal emir veren komutan, Kaledeki Türk Bayrağını indirtir.
28 Kasım 1919 Cuma
günü Maraş’ın kara sabahıdır…
Yatağından kalkan
Maraş’lılar, asırlardan beri kale burcunda dalgalanan şanlı bayraklarını
göremezler.
Bir Milletin
İstiklaline son verilmesi anlamına gelen bayrağının indirilmesi karşısında
Maraşlılar sessiz kalmazlar tabii.
Cuma namazı vakti,
halk Ulu Cami’ye toplanır. Ezan okunduktan sonra, camide toplanan
halk hep bir ağızdan “Bayraksız namaz
kılınmaz” diye bağırır.
O esnada cami imamı Rıdvan Hoca: “Aziz Cemaat, Kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir
Millet hürriyet’ini kaybetmiş sayılır. Hürriyet olmayan bir yerde cuma namazı kılmak caiz değildir.”
İşte bu söz, Maraş halkını Fransızlar’a karşı harekete geçirdi.
Kaleye saldıran Maraş halkı, içerideki Fransız askerlerini etkisiz hâle getirip
yeniden Türk bayrağını diktiler. ve cuma namazını orada eda ederler.
Türk Bayrağı’nın
Kahramanmaraş Kalesi’ne çekilmesinden sonra gerginlik iyice arttı. şehir adım adım savaşa sürüklenir.
Savaşın patlak vermesi an
meselesidir. Fransızlar, hazırlık yaparken, Aslan Bey başkanlığında kurulan
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, her mahallede teşkilatlanarak faaliyete geçer. 21
Ocak 1920 günü şehir harbi başlar. Maraşlılar 7 den 70’e silaha sarılarak tek
yürek tek bilek halinde bütün mevcudiyetini ortaya koyarlar.
Fransızlar’da Kahramanmaraşlılar’ın bu büyük dirençleri ve karşı
koymaları karşısında iyice ümitsizliğe düşerler. Çaresizlik içerisinde şehri terk etmeyi düşününürler. Aynı gün Doktor Mustafa, yanında emir eri olduğu halde, Amerikan Koleji’ne gelerek General Kueratte ile görüşür. Görüşmeden sonra geri dönüşünde emir eri ile birlikte
Ermeniler tarafından Alman Hastanesi yakınında pusuya düşürülerek şehit edilir. Doktor Mustafa’nın da Ermeniler
tarafından katledilmesi, bardağı taşıran son damla olur. 11 Şubat 1920 gecesi Fransızlar ve Ermeniler, Kahramanmaraşlılar’ın
savaşmak için kararlı tutumlarını bildikleri için ateş keserek kaçma
hazırlığına başlarlar. Aynı gece kim tarafından ateşe verildiği henüz kesin
olarak bilinmemekle birlikte, Fransız askeri kışlası yanmaya başlar. İçindeki cephaneler
de ateş alarak yanmaya ve patlamaya başlayınca Fransızlar gece yarısı apar
topar kaçmaya başlarlar. Bunun üzerine bıçağını, baltasını, tabancasını, kazma ve küreğini kapan Kahramanmaraşlılar
bunların peşlerini bırakmaz. 12 Şubat 1920 günü sabaha karşı, şehir Fransızlar’dan ve Ermeniler’den
tamamen temizlenir.
Çakmakçı Sait, Sütçü
İmam, Abdal Halil Ağa, Rıdvan Hoca, Aslan Bey, Ali Sezai Efendi, Mıllış Nuri ve
daha nice yiğitlerin Maraş’ın “Kahramanmaraş” olmasına büyük emekleri vardır.
Türk’ün
bağımsızlığına ne kadar düşkün olduğunu dosta düşmana gösteren ve canlarını
hiçe sayarak şanlı Maraş Savunması’nı dünyaya duyuran yiğit kahramanları
rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz…
Ruhları şad olsun…
NOT:1
Sütçü İmam 1878 yılında doğmuştur.(1871 ve 1872 diyen kaynaklar da bulunmaktadır) (Maraş'ın Fevzipaşa (Bektutiye) Mahallesi Hane 112, Cilt 9/1 Sahile 177 de kayıtlıdır, Babası Kireçcioğullarından Ömer Efendi, Annesi Tiyeklioğullarından Emine Hanımdır.) Kendi halinde Uzunoluk Camii'nin imamlığını "Allah rızası" için yapan imam, geçimini de caminin biraz altındaki küçük dükkanında süt satarak temin ettiği için İmam olan asıl adı "Sütçü İmam olarak bilinirdi. Üç kız bir erkek çocuğu vardır. 31 Ekim 1919 da, düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, düşmanın Maraş'tan kovulmasından sonra, harpteki fedakarlıklarına mükafat olarak Belediyeye odacı alınmış, bu vazifesi yanında kaledeki topun idaresi kendisine verilmişti. Abdülmecit halife ilan edildiğinde Bir top atımı sırasında barutun ısınan namludan erken ateş alması neticesi yandı. Alman Eytamhanesinde tedavi altına alındıysa da iki gün sonra 25 Kasım 1922 tarihinde vefat etti. Çınarlı Cami mezarlığına defnedildi.
Sütçü İmam 1878 yılında doğmuştur.(1871 ve 1872 diyen kaynaklar da bulunmaktadır) (Maraş'ın Fevzipaşa (Bektutiye) Mahallesi Hane 112, Cilt 9/1 Sahile 177 de kayıtlıdır, Babası Kireçcioğullarından Ömer Efendi, Annesi Tiyeklioğullarından Emine Hanımdır.) Kendi halinde Uzunoluk Camii'nin imamlığını "Allah rızası" için yapan imam, geçimini de caminin biraz altındaki küçük dükkanında süt satarak temin ettiği için İmam olan asıl adı "Sütçü İmam olarak bilinirdi. Üç kız bir erkek çocuğu vardır. 31 Ekim 1919 da, düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, düşmanın Maraş'tan kovulmasından sonra, harpteki fedakarlıklarına mükafat olarak Belediyeye odacı alınmış, bu vazifesi yanında kaledeki topun idaresi kendisine verilmişti. Abdülmecit halife ilan edildiğinde Bir top atımı sırasında barutun ısınan namludan erken ateş alması neticesi yandı. Alman Eytamhanesinde tedavi altına alındıysa da iki gün sonra 25 Kasım 1922 tarihinde vefat etti. Çınarlı Cami mezarlığına defnedildi.
Bugün çoğu kaynakta adı İmam olan ve Maraş Savunması’nın sembol
ismi olarak bilinen Sütçü İmam hakkında birçok bilgi "hakkı olarak” mevcutken
ve hemen hemen herkes bu yiğidin ismini biliyorken, üstünde tırnak çakısı
bile yokken düşman üstüne "öleceğini bile bile” saldıran ve şehid olan
Çakmakçı Sait hakkında neredeyse hiç bilgi bulunmaması ve birçokları tarafından
isminin bilinmemesi de zannediyorum bizim ayıbımızdır.
İlk kurşunun atıldığı Uzunoluk meydanında 1936 yılında Belediye
başkanlığı yapan Hasan Sukuti Tükel tarafından bir anıt ve çeşme,1977 yılında
da Kıbrıs meydanına Kurtuluş anıtı yaptırılmıştır.
(Uzunoluk Camii)
NOT 2:
SÜTÇÜ İMAMIN OĞLUNUN DİLİNDEN
-Cenazesinde bulundunuz mu ?
Babam
hastanede vefat ettikten sonra cenaze, şu andaki evimize getirildi yıkadılar.
Sonra da büyük bir İhtimalle yakın olan Selvili Cami'ye götürülerek cenaze
namazı orada kılındı, Selvili Camii yeri ise Uzunoluk Caddesinde bulunan Ziraat
Bankası Lojmanının bulunduğu yer. Bu cami Çınarlı camiinden çok büyüktü. Biz
çocuk olduğumuz için Cenazeye gidemedik, Babamın cenazesi daha sonra Çınarlı
Camii'nin mezarlık olan şimdiki anıt Mezar'ın bulunduğu alana defnedildi.
Cenezesi çok kalabalıktı. Evimizin çevresi ve sokaklar insan doluydu. Büyük
üzüntü var idi.
-Bildiğiniz kadarı ile Sütçii İmam'nın hayatı nasıl geçmiş ?
Çok evvelini
bilmiyorum, Bildikleri de zaten sonradan büyüklerimizden öğrendiğimiz kadar
Uzunoluk’taki Mescid'in altında küçük küçük dükkânlar vardı. O dükkânların
birinde oturur ve süt satardı. Daha önceleri de bir süre Köşkerlik yaptığını
sanıyorum, Çünkü evde köşker aletleri vardı. Ancak hayatının önemli bu bölümünü
bir yandan süt satmakla ve bir taraftan Uzunoluk Mescidinde hem imamlık hem de
Müezzinlik yaparak geçirdiğini biliyoruz. Tabii ki Mescid'deki görevi hasbi
idi. Yani ücretli değildi. Allah rızası için yapardı. Kendi kendine namazını
kıldırır ve dükkanında sütünü satardı. Ve geçimini de böyle sağlardı.
-Sütçü imam başka cephelere katıldı mı ?
Babam,
Uzunoluk hadisesinden sonra Bertiz’e gidiyor. Oradan da Tekrar şehre gelip, 22
gün süren Maraş harbine katılıyor, Maraş kurtulduktan sonra Antep'e giden
kuvvetler arasında Gül Ali diye ismen bildiğim bir arkadaşı vardı. Onlar bize
hep Antep'teki mücadelelerini anlatırlardı. "Maraş'tan sonra Antep'te de
çalıştık" diye. Harpten sonra babam Belediye ye alındı. Ve kalede top
atarken, şehit oldu.
Faydalanılan kaynaklar:
Hepsi de çok çok önemli ...
YanıtlaSilOkumak ve değerlerini bilmek lazım. Teşekkürler tanıtım için ...
Bu vatanı kolay bulmadığımızın genç nesiller tarafından da bilinmesi gerekir. Umarım Ata'larının değerini bilirler.
SilSevgi ve saygılarımla.
Onları asla unutmamalıyız! kesinlikle..Çok değerli bir çalışma olmuş,
YanıtlaSilbu güzel paylaşım adına teşekkürler Mehmet Bey..
Mümkün olduğunca ve fırsat yakaladığım zamanlarda elde ettiğim bilgileri birleştirerek ulusal değerlerimizi tanıtmaya çalışıyorum. Unutulmamaları için karınca kararınca gayret gösteriyorum. Hepsinin ruhu şad olsun.
SilSevgi ve en derin Saygılarımla.