Edirne
gezimizi tamamlamadan önce zaman darlığı nedeniyle çok kısa bir ziyaret
yaptığımız Karaağaç bölgesinden de kısa bahsetmek gerekiyor.
KARAAĞAÇ
Karaağaç, Edirne ilinin Merkez ilçesine bağlı bir mahalle. Karaağaç,Meriç Nehrinin 2 km batısında, Yunanistan sınırına 4 km uzaklıktadır.
16. yüzyıldan önceki kaynaklarda adına
rastlanmayan Karaağaç, topografik konumu itibariyle Edirne’ye oranla daha yüksek
bir mevkide bulunması, orman ve nehirlerle çevrilmiş olması sebebiyle Edirne
merkeze oranla özellikle yaz aylarının daha serin geçmesi ve şehre yakın olması
nedeniyle bir sayfiye yeri olmuş durumda. Tarihinden bahseden kaynaklarda
Karaağaç'ın bir Rum köyü olduğu, Edirnelilerin yazlık evlerinin bu köyde
bulunduğu ve köyün o zaman için, çevre halkı tarafından mesirelik ve eğlence
bölgesi özelliğini taşıdığı anlatılmaktadır.
19. yüzyıldan itibaren İstanbul’u
Avrupa’ya bağlayan tren yolu için Edirne Garı'nın Karaağaç'a yapılmasından
sonra köy gelişmeye başlamış, ticaret artmış, geniş bir alana yayılan dutluklar
ile ipekböceği üretimi yapılarak koza fabrikaları açılmış. 20. yüzyılın
başlarında da devam eden gelişme, artan nüfusuyla birlikte köy konumundan kaza
konumuna gelmiş; oteller, lokantalar, kafeler, sinemalar dans salonları,
birahaneler gibi gösteri ve eğlence yerleri ile çeşitli spor etkinliklerinin
yapıldığı Karaağaç “Küçük Paris" lakabını almıştır. Balkan Savaşı ve I.
Dünya Savaşı sırasında zaman zaman el değiştiren Karaağaç, artan nüfusu ve tren
yolunun buradan geçmesiyle Fransız askeri makamlarının idaresinde kurulan, “Müttefikler
Arası Trakya Hükümeti”ne 7 ay boyunca Gümülcine ve İskeçe ile birlikte
merkezlik yapar. 1920-23 yılları arasında Yunan işgali altında kalan Karaağaç, Lozan Antlaşmasıyla savaş tazminatı olarak Türkiye' ye verilmiş.
Halen özellikle nehir kıyısında
restoranlar ve gar yanında çok sayıda kafe sebebiyle özellikle üniversite
gençliğinin toplandığı ve vakit geçirdiği bir bölge durumunda.
Karaağaç Tren İstasyonu
Edirne'nin Karaağaç kasabasında
bulunan ve II. Abdülhamit devrinde
yaptırılan tren istasyon binası Edirne Tren Garı, İstanbul'daki Sirkeci
Garı örnek
olarak yapılmış gar binalarından birisidir. Şark Demiryolları Şirketi adına Mimar Kemalettin Bey tarafından neoklasik üslupta inşa edilmiş.
Üç katlı, dikdörtgen planlı ve 80m. uzunluğunda bir yapıdır. İstanbul'u
Avrupa’ya bağlayan demiryolunun en önemli istasyonlarından birisi konumunda
imiş.
İnşaatı 1914 yılında genel
olarak bitirilmiş, ancak o yıl başlayan I. Dünya Savaşı nedeniyle
demiryolu güzergahı değiştiği için hizmete giremez. Savaş sonunda bir süre Osmanlı
Devleti sınırları dışında kaldı.
24
Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması'nda Karaağaç, Bosnaköy ile birlikte Yunanistan'ın Batı
Anadolu'da yaptığı tahribata karşılık, savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi.
Böylece yeniden Türk sınırlarına giren Karaağaç İstasyonu, 14 Eylül 1923 günü
Yunanlardan teslim alındı ve 1930'da işletmeye açıldı.
Ne var ki Rumeli
demiryollarının büyük bölümü ülke sınırlarının dışında kalmıştı ve trenler
İstanbul’dan Edirne’ye ulaşmak için Yunanistan'a girmek zorunda kalıyordu; bu
yüzden yeni bir demiryolu hattı inşası başlatıldı. Ağustos 1971'de,
Pehlivanköy-Edirne arasındaki yeni demiryolu hattının açılması ve kent içinde yeni
gar binasının hizmete
girmesinden sonra Kaarağaç İstasyon Binasının önündeki raylar söküldü.
Türk-Yunan sınırının çok
yakınında bulunan bina 1974 yılı Kıbrıs olayları sırasında bir ileri karakol
görevi yaptı; 1977 yılında yeni kurulan ve bugünkü Trakya Üniversitesi’nin
temelini oluşturan Edirne Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’ne verildi.
Trakya Üniversitesi tarafından
orijinaline uygun olarak restore edilen bina, 1998’den sonra bir süre
üniversiteye Rektörlük Binası olarak hizmet vermiş fakat halen günümüzde Trakya
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak kullanılmakta.
(Fotoğraf: Vikipedi)
Lozan
Anıtı, Meydanı ve Müzesi
Tren garını solunuza alarak
yürümeye devam ettiğiniz takdirde ulaşacağınız alan Lozan meydanı olarak
düzenlenmiş ve buraya dikilen "Lozan Anıtı” geçmişe bir onur anıtı olarak
yükselmekte, Meydanı ve Müzesi" nin 19 Temmuz 1998 günü açılışı yapılmış. (ek
istasyon binalarından birisi ise Lozan
Müzesi olarak hizmete
açılmış) Müzeyi zaman darlığı sebebiyle gezemedik.
Tarihsel sürecin içerisinde yer alan bir millet olarak, tüm bu güzelliklerin sahibi olmaktan gurur duyuyoruz...
YanıtlaSilHer şehrimizin her noktasında tarihimizi ve güzelliklerimizi tekrar keşfediyoruz.
SilSevgi ve en derin Saygılarımla.