İslamiyetten önce tüm Türk toplumlarında and içme törenleri
önemli yer tutardı. Bahaeddin Ögel, "Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme
Çağları" adlı eserinde (Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı yayını, İstanbul 2001)
şu ifadeleri kullanmaktadır (sayfa 292):
Moğollarda and kadehi olan “tolu” öylesine önemseniyordu ki Cengiz Han oğullarından birine Toluy adını verdi. B. Ögel, Özbek sarayındaki Kımız (at sütü) içme töresini şu şekilde aktarmaktadır (sayfa 297):
“Yüeçi kralının başı altınlatılıp and kadehi yapıldı. Büyük
devlet akit ve andları bu kadehle yapıldı. Göktürk devleti kendisini eski
Juan-Juan devletinin mirasçısı olarak gördü. M.Ö.43 yılında Hunlar ile Çin
elçileri arasında andlaşmalar “and kadehi” ile yapıldı.”
Bu sözlerden anlaşılacağı üzere tüm önemli olaylarda (tahta
çıkma veya diğer bir devlet ile yapılan anlaşmalarda) and içilmektedir. Burada
dikkat çeken söz and içildiği asla and söylenmediğidir. Ayrıca bugün
kullanmakta olduğumuz “anlaşma” sözünün aslı “andlaşma” olduğu görülüyor. Yani,
karşılıklı oturup anlaşma imzalanmıyordu, kadeh kaldırılıp and içiliyordu. And
içilen kadehin adı da “tolu” idi.
Aynı
eserin 295 sayfasında ise şu sözler vardır:
“Cengiz hanın küçük oğlu tahta çıkmadan önce, kendi yerine,
Toluy’un han olmasını istemişti. Tahta çıkarken kadehi Toluy’un elinden aldı.
Orada bulunanların hepsi 9 defa diz çöktüler.”
Moğollarda and kadehi olan “tolu” öylesine önemseniyordu ki Cengiz Han oğullarından birine Toluy adını verdi. B. Ögel, Özbek sarayındaki Kımız (at sütü) içme töresini şu şekilde aktarmaktadır (sayfa 297):
“Padişah, kımız adı ile ünlü olan temiz içkiyi biraz içer ve
devletin en ileri gelenine ikram eder. O da kadehin tümünü içer. İçki içme,
böylece töre üzere sürer gider. Beyler ile komutanlar tamam olduktan sonra
askerlere sıra gelir.”
Yazının henüz pek az kullanıldığı dönemlerde verilen sözün büyük
önemi vardı. Bu bakımdan and içme törenlerinde kullanılan kadeh (tolu) özel
olarak yapılır ve Türk toplumlarının çeşitli kutsal hayvanları bu kadehte
şekillenirdi. Alttaki resimlerde çeşitli Türk toplumlarının, günümüzde müzelere
konmuş olan, "and toluları"nı görüyoruz. Bu kadehlerin boynuz gibi eğri
olduklarına dikkatinizi çekerim. Her birinde İslâmiyetten önceki Türk
toplumlarında kutsal sayılmış olan geyik, at, vaşak, dağ keçisi ve aslan gibi
hayvanlar tolu ile estetik bir şekilde bütünleşmişlerdir. Bu kadehlerin
yapımında önceleri içi boş dağ keçisi boynuzu kullanılırken, zamanla altın veya
gümüş, bazen de bakır madenleri kullanılmıştır.
Bu tolu kadehlere Yunanca “Rhytos” ve İngilizce “Rhyton”
(okunuşu rayton) denmektedir. Fakat İngilizce rayt olarak okunan ve “Rite”
olarak yazılan sözcük ise “töre” demektir. Şu halde sözcüğün Rayt-On şeklinde
söylenişine bakarsak and içmek için kullanılan tolu kadehinin anlamı “Evrensel
Töre” olmaktadır. Bu bağlamda Fransızca “rituel” ve İngilizce “ritual”
sözcükleri “töreye bağlı ayin” anlamlarını içerirler. Tüm Asya ve Avrupa’daki
kadim kültürlerin and-içme törenlerinde kadim Türk kültürüne ait kutsal
hayvanları içeren tolu kadehlerini yüzyıllar, hatta binyıllar boyunca kullanmış
olmaları basit bir tesadüf olamaz.
Yönetici
olabilmek için kadeh kaldırarak yemin etmenin bir Türk geleneği olduğunu
biliyoruz. Resim de görülen Türk heykellerinin bel hizasında tuttukları kadehin
adı /tolu/ dur. Bu da yemin ediş şekli olarak nesilden nesile aktarılmış,
günümüzde bile dostluk ifadesi olarak kadeh kaldırmak geleneği sürmektedir.
Tolu sözü günümüz Türkçe’sinde /dolu/ şekline dönüşmüştür.
Resmin sol üst köşesinde bir Truva duvarındaki kabartma yüz
görülüyor. Bu yüzün tümüyle Hakkari’de yakın tarihte bulunmuş kabartma yüzlere
ne derece benzediği açıktır. Bunun anlamı, Truva kültürünün de Ön-Türk kökenli
oluşudur. Resmin alt kısmında tolu tutan kişiler kadın oldukları göğüslerinden
belli oluyor. Demek ki anaerkil Türk toplumlarında yönetici kadınlar vardı ve
onlar da tolu tutarak yemin ederlerdi.
Doç. Dr. Haluk Berkmen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder