Polonya, ülkemizde çok bilinen ama az gidilen ülkelerden birisi. 1990 öncesi Demirperde ülkeleri arasında kabul edilen ve Batı Avrupa tarafından dışlanan ülke, 1990 başlarındaki iktidar değişiklikleri sonrası kapitalist düzene geçince bir daha Rusya’nın etkisinde kalmaması için acele olarak 2007 yılında Avrupa Birliği’ne dahil edildi. Aslında Polonya daha 1980’lerin başında sendikacı Lech Walesa “Dayanışma” adı altında sisteme başkaldırıyı başlatmıştı.
Polonya, Almanya ve Rusya arasındaki bölgede ve doğal sınırları olmayan topraklara sahip. Bu sebeple tarihinde defalarca komşuları tarafından işgal edilerek ulusal egemenliği yitirmiş ve sonrasında tekrar devlet haline gelmiş bir ülke. Son kez 1 Eylül 1939’da Nazi ordularının sınırı geçerek başlattığı istila sonucunda tam anlamıyla baştan başa yıkılmış ve çok sayıda insanını yitirmiş. Ülkede çok sayıda toplama kampı (Konzentrationslager) kurulmuş ve toplumda derin acılar bırakmış. Ama bir anlamda da ülkenin ulusal bilincinin uyanmasına sebep olmuş.
Polonya’nın görebildiğim ve öne çıkarılmış iki büyük ulusal kahramanı var. Mikolaj Kopernik ve Fryderyk Franciszek Chopin. Varşova havaalanının adı “Chopin”. Her ikisi de toplumda büyük saygı görüyor ve ülkenin en önemli tanıtım markaları. Bunlara gezi boyunca yeri geldikçe değineceğim.
Polonya, yaklaşık 38 milyon nüfusuyla ve 312.000 klm2 toprağıyla Avrupa’nın geniş ve nüfuslu devletlerinden birisi. Edindiğim izlenimlere göre Almanya’nın yaşam, kültür ve dünyaya bakış açısında ülkede geniş bir etkisi var. Her ne kadar ulusal duygular güçlü ise de çalışma disiplini, yaşam düzeni, toplumsal kurallar çok düzenli. Kural dışılığa izin yok. Varşova ve Krakov görebildiğimiz kentleri. Her ikisi de son derece temiz yollar ve caddelere sahip. Trafik sıkışıklığı söz konusu değil. Trafik son derece düzenli. Yaya öncelikle geçme hakkına sahip. Şehir içinde metro, otobüs ve tramvay ağı ve dış mahallelerde dolmuş sistemi yaygın. Her otobüs durağında hangi numaralı otobüsün hangi duraklardan geçeceği ve gideceği her durağa geliş saat ve dakikası yazılı. 6 gün boyunca dakikasını şaşana rastlamadık.
(VARŞOVA ÜNİVERSİTESİ ANA GİRİŞ KAPISI)
Ülke, Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen “Euro” para birimine geçmemiş. Ülkenin para birimi “Zloti”. TC Merkez Bankası resmi kuru seyahatimiz öncesi 1 Zloti = 0,68 TL idi. Hesap kolaylığı açısından etiket fiyatlarının 2/3’ün hesapladığınızda yaklaşık TL değerini buluyorsunuz. Şehirde para değişim bürolarının adı “KANTOR”. Hafta içi ortalama Dolar kuru 3,20-3,23 Euro kuru 4,10-4,14 arasında değişirken hafta sonları dolar 2,85’e Euro ise 3,95’e kadar düşüyor. Havaalanı, Tren İstasyonu gibi mahallerde kurlar düşük. Zorunlu olmadıkça çok miktarda para bozmamak gerekiyor.
Leh dili oldukça farklı ve telaffuzu zor kelimelerden oluşuyor. Örneğin Wyjście (=Çıkış) (Telaffuz: Vişçe) Tabelalarda benzer olduğu için bir yere gitmek için mutlaka şehir haritalarından edinmek gerekiyor. Önemli kurumsal yerlerde bulunan danışma (information) bürolarından kolayca temin edinilebilir. Kafe, restoran, hediyelik eşya ve alışveriş merkezlerinde İngilizce dili ile anlaşmanız mümkün. Halk genellikle İngilizce bilmiyor. Zorunlu olarak sormanız gerekli hallerde gençlere sormanız halinde cevap alabilirsiniz. Türk’e karşı bir önyargı yok. Halk genellikle nazik ve saygılı, ancak düzen bozucu ya da kuralları çiğneyen davranışlara tepki gösteriyorlar.
95 oktan benzin 5,26 Zloti (3,50 TL) Ancak özellikle araç kiralayarak ülkeyi gezmeyi pek fazla önermem. Eğer navigasyon cihazınız yok ise haritadan yol takibi oldukça güç. Şehirlerarası yollarda paralı otobanlar da var. Pek beklenmeyen noktalarda gişeler var. Normal araç geçişi 9 Zloti.
Şehir içi ulaşım için bilet makinelerinden bilet almak gerekli. 20 Dakikalık, 2 transferli, günlük veya 2 günlük biletler satılıyor. En kısa mesafe 2,40 Zloti. Binişlerde bazen kapıları açılmıyor. Bu durumda kapının yanındaki düğmeye basarak siz açıyorsunuz. Kapı ve koridorlarda gelecek istasyonu gösteren levhalar, paneller var, ayrıca sözlü olarak anons yapılıyor. Zaman zaman bilet kontrolü yapılıyor. Varşova’da yeni yapılan bazı metro hatlarının yapımını Türk “Gülermak” firması üstlenmiş.
Patates’in çok tüketildiği Polonya mutfağında değişik tat ve lezzette çorbalar yanında Pierogi (İngilizcesi dumpling) denen iri bohçalı mantıları, haşlama ya da kızartılmış olarak değişik soslarla geliyor. Polonya yemeklerini daha çok “Zapiecek” adlı zincir restoranlarda tadabilirsiniz. Sabahları beyaz peynirli, tavuklu, ton balıklı ya da etli sandviçler yanında ekmek, yağ, reçel üçlüsünün verildiği kahvaltıları, değişik ve hepsi de çok lezzetli tatlı ve pastaları deneyebilirsiniz. Kahve yanında çay da çok tüketiliyor. Polonya biraları hafif ve çok tüketiliyor, mideyi şişirmiyor. “Zywiec”,” Okocim”, “Tyskie”, tadabildiğim bira markaları. Uzun külahlı dondurmaları da farklı ve değişik görünümleriyle ilgi çekiyor. Çok tüketilen dondurmanın yanında her yerde bulabileceğiniz el yapımı çikolatalarda çok lezzetli.
Su, büyük marketler dışında oldukça pahalı. Küçük marketlerde yarım litrelikler en az 1,95 Zloti. Kafe veya restoranlarda ise 3,00 Zlotiden aşağı değil. Alırken gazsız olanı (Niegazowana) olmasına dikkat etmek gerekiyor.
Şimdilik aklımdaki genel bilgiler bu kadar. Konular arasında belki başka ayrıntılarda çıkacaktır.
Polonya, Almanya ve Rusya arasındaki bölgede ve doğal sınırları olmayan topraklara sahip. Bu sebeple tarihinde defalarca komşuları tarafından işgal edilerek ulusal egemenliği yitirmiş ve sonrasında tekrar devlet haline gelmiş bir ülke. Son kez 1 Eylül 1939’da Nazi ordularının sınırı geçerek başlattığı istila sonucunda tam anlamıyla baştan başa yıkılmış ve çok sayıda insanını yitirmiş. Ülkede çok sayıda toplama kampı (Konzentrationslager) kurulmuş ve toplumda derin acılar bırakmış. Ama bir anlamda da ülkenin ulusal bilincinin uyanmasına sebep olmuş.
Polonya’nın görebildiğim ve öne çıkarılmış iki büyük ulusal kahramanı var. Mikolaj Kopernik ve Fryderyk Franciszek Chopin. Varşova havaalanının adı “Chopin”. Her ikisi de toplumda büyük saygı görüyor ve ülkenin en önemli tanıtım markaları. Bunlara gezi boyunca yeri geldikçe değineceğim.
Ülke, Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen “Euro” para birimine geçmemiş. Ülkenin para birimi “Zloti”. TC Merkez Bankası resmi kuru seyahatimiz öncesi 1 Zloti = 0,68 TL idi. Hesap kolaylığı açısından etiket fiyatlarının 2/3’ün hesapladığınızda yaklaşık TL değerini buluyorsunuz. Şehirde para değişim bürolarının adı “KANTOR”. Hafta içi ortalama Dolar kuru 3,20-3,23 Euro kuru 4,10-4,14 arasında değişirken hafta sonları dolar 2,85’e Euro ise 3,95’e kadar düşüyor. Havaalanı, Tren İstasyonu gibi mahallerde kurlar düşük. Zorunlu olmadıkça çok miktarda para bozmamak gerekiyor.
Su, büyük marketler dışında oldukça pahalı. Küçük marketlerde yarım litrelikler en az 1,95 Zloti. Kafe veya restoranlarda ise 3,00 Zlotiden aşağı değil. Alırken gazsız olanı (Niegazowana) olmasına dikkat etmek gerekiyor.
Şimdilik aklımdaki genel bilgiler bu kadar. Konular arasında belki başka ayrıntılarda çıkacaktır.
Mehmet Bey,
YanıtlaSilÖyle güzel yazdınız ki ben de gezinize katılmış gibi oldum. Fotoğraflarınız da güzel.
Örnek ve etkileyici yazılarınızdan ötürü sizleri kutlarım. Selâmlar.
Değerli yorumunuza candan teşekkürler. Kuru anlatımlardan ziyade gördüğüm yerleri olabildiğince anlatabilmek ve paylaşabilmek istiyorum. Sevgi ve saygı dileklerimle.
SilMerhaba Mehmet Bey,
YanıtlaSilBu güzellikleri ülkenin dokusuyla birlikte aktarmanız hem eğlenceli hem de etkileyici.. Polonya'da, eski rejimin etkisi olsa gerek, disiplin hakimiyeti güzelliğini destekliyor. Saygılarımla,
Disiplinli bir toplum olma özelliğinin eski Sosyalist düzenden kalma olduğu yolundaki görüşlerinize katılıyorum. Katılımcı ve eşitlikçi bir rejimin izleri tüm toplumsal görünümlerde kendini gösteriyor.
SilSevgi ve saygı dileklerimle.