Lucca’da görebileceğiniz en enteresan müzelerden birisi
dünya çapında bir üstad olan Giacomo Puccini’nin evi. Giacomo Antonio Domenico
Michele Secondo Maria Puccini ya da kısaca Giacomo Puccini (d. 22 Aralık 1858 Lucca, Toskana, - ö. 29 Kasım 1924 Brüksel, Belçika) önemli bir İtalyan müzik dehası.
Giacomo, 22 Aralık 1858'de yedi çocuklu bir ailenin ilk erkek evladı olarak Lucca'da dünyaya geldi. Babasını, beş yaşında kaybeder ve eğitim için dayısı Fortunato Magi'nin yanına gönderilir. Fortunato onu hem yetenekli hem de disiplinsiz bir öğrenci olarak görse de, müzik geçmişi olan bir aileye mensup olması nedeniyle, Giacomo'nun da ataları gibi müzik eğitimi alması önemliydi.
Giacomo müzik eğitimi sayesinde önce kilisede org çalmaya başlar. Operaya olan ilgisi, konservatuvar hocası Angeloni'nin teşviğiyle,Verdi'nin Aida operasının Pisa şehrinde 1876'daki bir gösteriminde başlar. 1880'den 1883'e kadar Milano konservatuvarında eğitim görür,Amilcare Ponchielli ve Antonio Bazzini'nin öğrencileri arasında yer alır.
1882'de, Sonzogno müzikevinin açtığı tek perdelik opera lirik yarışmasına katılır. Le Villi isimli bu ilk opera yarışmayı kazanamasa da, Ponchielli ve Fontana'nın yardımıyla Verme tiyatrosunda 1884'de sahnelenir. Bu sayede yayıncı Ricordi'nin dikkatini çeken Puccini'ye ikinci bir opera siparişi gelir: Edgar. Bu dönemde, Puccini Elvira ile tanışır ve evlenirler. Bu evlilikten Tonio isimli oğlu dünyaya gelir.
Üçüncü operası, Manon Lescaut, Puccini'ye sadece büyük başarı getirmekle kalmaz, ayrıca lirik yazarı Luigi Illica ve Giuseppe Giacosa ile üç yeni opera ile devam edecek bir işbirliğinin başlangıcını oluşturur. Bu operaların ilki, Henri Murger'in bir parçası üzerine yazılan, romantik operaların en iyileri arasında gösterilen La Bohème'dir. Bu serinin ikinci operası olan Tosca, Puccini'nin natüralizme ilk adımıdır. David Belasco'nun bir eseri üzerine yazılan serinin üçüncü operası Madam Butterfly, ilk gösterimlerde ilgi görmese de, daha sonraki dönemlerde büyük başarılar kazanmıştır.
Besteci, 1903'de bir araba kazasında yaralanmış ve topal kalmıştır. Bunun sonucunda çalışmaları da yavaşlamıştır.1906'da güftecisi Giacosa ölür. 1909'da karısının ithamları sonucunda, Puccini ile ilişkisi olduğu iddia edilen hizmetçisi intihar eder.
1918'de Il Trittico'yu, üç ayrı operayı Parisli Grand guignol stiliyle birleştirerek yaratır: dehşet bölümü Il tritico: Il Tabarro, duygusal bir trajedi Il triticco: Suor angelica ve komedi bölümü Il tritico: Gianni Schicchi. Gianni Schicchi takdir görürken, Il Tabarro sınıflandırmaya alınmaz.
Puccini 1924'de Brüksel'de, gırtlak kanserinin yol açtığı krizler sonucunda hayata gözlerini yumar. Son operası Turandot hala tamamlanmamıştır. Franco Alfano son iki sahneyi tamamlamış olsa da, bu eser yıllar içinde farklı finallerle sahnede yer almıştır.
Puccini’nin evi binanın tamamı değil. Biletinizi meydanın karşısındaki bir mağazadan aldıktan sonra binanın ana kapısındaki müze ziline basıyorsunuz. Ankesöre çıkan şahısa biletinizi aldığınızı söylerseniz kapıyı açıyor ve kata çıkıyorsunuz. Resimlediğim eser ve malzemeler ile ev müze gibi dekore edilmiş. Evin birkaç basamakla aşağıya inilen mutfağında değerli bestecinin video filmleri gösteriliyor.
Giacomo, 22 Aralık 1858'de yedi çocuklu bir ailenin ilk erkek evladı olarak Lucca'da dünyaya geldi. Babasını, beş yaşında kaybeder ve eğitim için dayısı Fortunato Magi'nin yanına gönderilir. Fortunato onu hem yetenekli hem de disiplinsiz bir öğrenci olarak görse de, müzik geçmişi olan bir aileye mensup olması nedeniyle, Giacomo'nun da ataları gibi müzik eğitimi alması önemliydi.
Giacomo müzik eğitimi sayesinde önce kilisede org çalmaya başlar. Operaya olan ilgisi, konservatuvar hocası Angeloni'nin teşviğiyle,Verdi'nin Aida operasının Pisa şehrinde 1876'daki bir gösteriminde başlar. 1880'den 1883'e kadar Milano konservatuvarında eğitim görür,Amilcare Ponchielli ve Antonio Bazzini'nin öğrencileri arasında yer alır.
1882'de, Sonzogno müzikevinin açtığı tek perdelik opera lirik yarışmasına katılır. Le Villi isimli bu ilk opera yarışmayı kazanamasa da, Ponchielli ve Fontana'nın yardımıyla Verme tiyatrosunda 1884'de sahnelenir. Bu sayede yayıncı Ricordi'nin dikkatini çeken Puccini'ye ikinci bir opera siparişi gelir: Edgar. Bu dönemde, Puccini Elvira ile tanışır ve evlenirler. Bu evlilikten Tonio isimli oğlu dünyaya gelir.
Üçüncü operası, Manon Lescaut, Puccini'ye sadece büyük başarı getirmekle kalmaz, ayrıca lirik yazarı Luigi Illica ve Giuseppe Giacosa ile üç yeni opera ile devam edecek bir işbirliğinin başlangıcını oluşturur. Bu operaların ilki, Henri Murger'in bir parçası üzerine yazılan, romantik operaların en iyileri arasında gösterilen La Bohème'dir. Bu serinin ikinci operası olan Tosca, Puccini'nin natüralizme ilk adımıdır. David Belasco'nun bir eseri üzerine yazılan serinin üçüncü operası Madam Butterfly, ilk gösterimlerde ilgi görmese de, daha sonraki dönemlerde büyük başarılar kazanmıştır.
Besteci, 1903'de bir araba kazasında yaralanmış ve topal kalmıştır. Bunun sonucunda çalışmaları da yavaşlamıştır.1906'da güftecisi Giacosa ölür. 1909'da karısının ithamları sonucunda, Puccini ile ilişkisi olduğu iddia edilen hizmetçisi intihar eder.
1918'de Il Trittico'yu, üç ayrı operayı Parisli Grand guignol stiliyle birleştirerek yaratır: dehşet bölümü Il tritico: Il Tabarro, duygusal bir trajedi Il triticco: Suor angelica ve komedi bölümü Il tritico: Gianni Schicchi. Gianni Schicchi takdir görürken, Il Tabarro sınıflandırmaya alınmaz.
Puccini 1924'de Brüksel'de, gırtlak kanserinin yol açtığı krizler sonucunda hayata gözlerini yumar. Son operası Turandot hala tamamlanmamıştır. Franco Alfano son iki sahneyi tamamlamış olsa da, bu eser yıllar içinde farklı finallerle sahnede yer almıştır.
Puccini’nin evi binanın tamamı değil. Biletinizi meydanın karşısındaki bir mağazadan aldıktan sonra binanın ana kapısındaki müze ziline basıyorsunuz. Ankesöre çıkan şahısa biletinizi aldığınızı söylerseniz kapıyı açıyor ve kata çıkıyorsunuz. Resimlediğim eser ve malzemeler ile ev müze gibi dekore edilmiş. Evin birkaç basamakla aşağıya inilen mutfağında değerli bestecinin video filmleri gösteriliyor.
O zamanda araba kazası, talihe bak!
YanıtlaSilmüze ne kadar sade. İnsan düşünmeden edemiyor, bizim sanatçılarımızdan kaç müze çıkar?
Dede Efendi den başlar, Sezen'e varırım ben.
Keşke biz de değerlerimizi koruyabilsek. Tarihimize ve geçmişimize sahip çıksak ne kadar güzel olur.
SilSevgi ve saygılarımla.