6 Temmuz 2015 Pazartesi

ONLARI UNUTMAYIN - 38

ÇETMİLİ KARA ALİ ÇAVUŞ VE OĞLU MEHMET ONBAŞI


Yıl 1912, Balkan Harbi başlar...

Bir yiğit çağrılır askere, adı: Çetmili Kara Ali...

Bir oğlu vardır, adı Mehmet, henüz 8 yaşındadır...

Oğlunu, yavuklusunu tereddütsüz bırakır, katılır Balkan Harbine, savaşır...

Türk tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden olan Balkan Harbi biter...

Balkanlarda sadece yenilen ordu değil, Osmanlının kaybolan, yok olan itibarıdır aynı zamanda...

17 günde tüm Balkanlar kaybedilir; silahlar, cephaneler geride bırakılarak...

Savaş bitmez ama Çetmili Kara Ali için...

Artık o bir;Çavuş'tur da...

Balkan'dan sonra Galiçya'da başlar savaş, evine uğramadan oraya katılır, savaşır... Yeni bir cephe açılır Hicaz ve Yemende, sevkiyat alır Yemen için, yine evine uğramadan varır Yemen'e...

Savaşır, korur; kutsal toprakları' Hicaz'ın "küffara" karşı...

Savaşır, kahramanlıklar gösterir de gösterir; cepheden cepheye koşar...

Derken Kafkaslarda cephe açılır Türk'e karşı, bu kez Kafkas cephesinde savaşmak üzere Yemenden Kafkasya'ya yollanır, yine evinin, çocuğunun yüzünü görmeden... Kafkaslardan Doğu Cephesine iner, bu kez orada savaşır düşmanla...

Tam 11 yıl olur cepheden cepheye giderek, savaşarak...

Vatan için... Bayrak için... İffet için... ; Din-i Muin' için...

Çarpışır düşmanla sarsılmaz bir inanç ve imanla...

**
Sıra son sefere gelir...

Adı Kurtuluş Savaşıdır...

Girer Mustafa Kemal Paşa'nın emrine, devam eder savaşmaya, işgalci emperyalist güçlere karşı... Vatan için, bayrak için, iffet için, Türklük için ve hürriyet için...

Türk milletini Anadolu'da boğmak isteyenlere karşı...

26 Ağustos, gece sabaha karşı,
Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı.
Bu ölüm bestesinin içinde yandı dağlar,
Altüst oldu siperler, eridi demir ağlar.
Fırtınadan yeleli, yıldırımdan kanatlı,
Alevlerin içinden geçti binlerce atlı.
Çığlıkla, iniltiyle sarsıldı, köşe bucak,
Savruldu gökyüzüne: kafa, kol, gövde, bacak!
Rüzgârlarla at başı yarış etti bu akın,
Şimdi yakınlar uzak, şimdi uzaklar yakın
Kocatepe'den başlatılan büyük taarruz, Dumlupınar Başkomutan Meydan Muharebesiyle devam ederken bir "mucize" gerçekleşir...

Sekiz yaşında iken evde bıraktığı oğlu Mehmet, 19 yaşında Alay Sancaktarı olarak karşına çıkar cephede...

Sarılırlar... Çetmilli Ali Çavuşun hayalleri, Dumlupınar mevzilerinde gerçek olur. 8 yaşındayken bırakıp gittiği Mehmet dağ gibi bir delikanlı olmuş, kader ikisinin yollarını aynı cephede birleştirmişti. Alay sancaktarı Mehmet Onbaşı ile Çetmilli Ali Çavuş’un cephede karşılaşmaları ve hasret gidermeleri herkesin gözlerini yaşartmış ve bir o kadar da mutlu etmişti. Artık baba ile oğul bu vatan için bir sancağın peşinde omuz omuza çarpışacaklar ve Çetmilli Ali Çavuş’un hayallerini birlikte gerçekleştireceklerdi.

Gün bugündü ve baba oğul sıkıca sarıldılar, birbirleriyle helalleştiler. “Hücum” sesiyle yağmur gibi gelen mermilerin önüne atıldılar. Ali Çavuş bir kurşunla yığıldı yere, ne acı ne de hüzün vardı gözlerinde, 11 yılın evlat özlemi mermi sesleri arasında son bulmuştu. D
udaklarından iki kelime döküldü şahadete ererken; “Vatan sağ olsun.”
Duygu selini tarife kelimelerin-satırların gücü yetmez...

Kucaklaşırlarken cephede, mevzilerde, mitralyöz atışı devam eder...

Ve 31 Ağustos günü şehit olur Çetmili Kara Ali Çavuş...

Tekrar edelim ismini; Çetmili Kara Ali Çavuş...

Oğlu Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet'in kollarında son nefesini verirken;

"Vatan kurtulsun yeter... Mustafa Kemal sağ olsun yeter... Hakkım helal olsun evlat..." diye fısıldar, ruhunu teslim ederken...

Kahraman babayı kucağında taşır oğul onbaşı Mehmet...

Ve kutsal vatan toprağına emanet eder...

**

Oğul Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet mi ne mi yapar?

Kahraman babası gibi devam eder çarpışmaya vatanın kurtuluşu için...

Emperyalistlerin kuklası işgalci Palikaryayı Ege'nin serin sularına gömmek için kovalar düşmanı, en ön saflarda... 9 Eylülde İzmir önlerinde bir kurşun da onu buldu. 9 Eylül günü İzmir'e ilk giren birliğin başında şehit olur Sancaktar Onbaşı Mehmet...
**
Bu muhteşem kahramanlık hikâyesinin çok küçük özetini anlattık size...

Bu duyguyu canlı olarak yaşamak, vatan sevgisinin sonsuzluğunu hissetmek...

Üzerinde;’har vurup harman savurduğumuz' Anadolu toprağının nasıl ve nelerin feda edilerek; vatan' yapıldığını düşünmek...

Hür insan' olarak nefes almanın ne demek olduğunu hissetmek...

Dumlupınar Şehitliğinin manevi atmosferini solumak...

Kocatepe'deki Mustafa Kemal'in volkanik taşlarla olan "hücum" siperini düşünmek...

Düşmanın işgal edip mevzilendiği teker-teker "tepeleri" görmek ve düşünmek...

Zafer yolunu yürümek...

Tüm bunları görmek, olayları yeniden yaşamak...

Ve düşünmek... Yeniden düşünmek...

**

BAZI SORULAR;

*Bu vatanın nasıl ve ne fedakârlıklarla kurtarıldığını düşündünüz mü?

*Kanla-canla bedeli ödenmiş, sınırları kanla çizilmiş vatanın şimdilerde pazarlık konusu yapıldığını, tarım arazilerinin nasıl "pazarlandığını" da biliyor musunuz?

*Hainlerin emperyalist işgalcilerden daha tehlikeli ve "düşman" olduğunu...

Şimdi “Dumlupınar Şehitliği”nde baba-oğul anıtı vardır. 1992’de açılan anıtta baba oğul sonsuza kadar birbirlerine sarılmışlardır.



Faydalanılan Kaynaklar:




2 yorum:

  1. Merhabalar.

    Onlar hiç unutulur mu sayın yazarım. Onları unutanlara bu vatan topraklarından yedikleri içtikleri haramdır.

    Aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anıyoruz. Ruhları şad, toprakları bol, mekanları cennet-i a'la olsun.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım sizin gibi düşünenler çoğalır.
      Sevgi ve en ederin saygılarımla.

      Sil